neden yazıyorsunuz?
Gönderen Kostak zaman: 15:53 3 yorumkovalak prodakşın iyi seneler diler
Gönderen Kostak zaman: 21:52 1 yorumBONNE ANNEE!HAPPY NEW YEAR!GELUKKIG NIEUWJAAR!
SERSALA WE PîROZ BE!
BUON ANNO!
FELIZ ANO!
AIDA SHOMA MOBARAK!
GUTES NEUES JAHR!
SUN NIEN FAI LOK!
XIN NIEN YU KUAI!
S NOVYM GODOM!
AKEMASHİTE OMEDETOU GOZAIMASU!
BUON CAPO d’ANNO!
MALIGAYANG BAGONG TAON!
WILUJENG TAHUN BARU!
NAV VARSH KI BADHAAI!
ELAMAT TAHUN BARU!
SHANAH TOVAH!
BLWYDDYN NEWYDD DDA!
LA MULTI ANI!
GODT NYTTAR!
HERKESE MUTLU YILLAR!
hep yanlış ata oynayanlar
Gönderen Kostak zaman: 13:45 6 yorumatık mini bir kitle olduk sayılır. belli bir jargon, alışkanlık ve gelenkten sonra akraadan yakın olacağımıza eminim.
seks öncesi izlenim ayarlamacılığı
Gönderen Kostak zaman: 21:49 4 yorumişte tam bu sırada kadının ruh halinde önemli bir duygu hissettim... bu benim için iyi bir fırsat olabilirdi.
hatun tedirgindi. aynı yataktaydık, yarı çıplaktık, hiçbir ısrarım olmamıştı ama bir anda huzursuz olmuştu ateşli sarışın.
isterseniz olayın başına dönelim.......
21 yaşındayım. yüksek lisans sınıfındayım. sınıfa girer girmez pencere kenarında oturan sarışını farkediyorum. sınıfta 2 güzel kız daha var ama içimden bir his senin kısmetin burada diyor ve daha arkaya, kızı görebileceğim bir köşeye oturuyorum. çaktırmaktan bakmada ustayımdır. büyük yemek salonları ve balolarda bile etraftaki kayda değer hatunların lsitesini kafamı pek yerden kaldırmadan çıkarabilirim. bu ada allah vergisi işte.. neyse 3 gün boyunca uzaktan takip ediyorum. dördüncü gün kalemi düşüyor ve bana doğru yuvarlanıyor. hocaya bakarken hiç istifimi bozmuyor kalemi veriyorum. kalemi alırken gözlerime bakıp gülümdüyor. "aha verecek" diyorum kendi kendime. ertesi sabah selamlaşma, hal hatır, ders aralarında muhabbet derken yanıma oturuyor. ders başladıktan 15 dakika sonra kendimi iyi hissetmiyorum diyor ve çıkıyor. sinayli alıp çıkıyorum peşinden. yüzünü yıkayıp geliyor kahve içiyoruz. muhabbet ederken etrafa karşı çok ilgisiz ve rahat gözüktüğümü söylüyor. götündeki donun rengini söyleyebilirim istesem, demek istiyorum ama demiyorum. akşam çıkışta istanbul karlar altında. ayakkabıları havaya uygun değil, koluma girmek istiyor. itirazım yok. mevzu aşkın metafiziğine geliyor. ben "bu mevzu uzun aşkın biyokimyası daha kestirme", diyorum. "hadi sana gidelim" diyor karşılığında. "vay amına koyayım, bu ne" diyorum içimden. ödüm kopuyor bir anda yahu. alışkın değilim bu şekilde bir davranışa. "ya evde misafir var yarın gel yemek yapayım ben sana" diyorum, kabul ediyor. eve gidiyorum ve poposunu, dudaklarını falan düşündükçe kendime sövüyorum. "bi daha da babayı alırsın" diyorum. kız sözünün eri çıkıyor. ertesi akşam bende yemekte.
devamını biliyorsunuz işte bir şekilde yatağa kadar uzanıyor bu muhabbet. lakin kız tedirgin oluyor ve ben zaten bu konuda hassas bir adamım, üzerine gitmek istemiyorum. "bu gece uyuyabiliriz istersen, başka bir şey yapmak zorunda değiliz" diyorum. inanmaz gözlerle bakıyor bana dönüp, "ciddi misin?" diyor. "elbette" diyorum ve "yarın iş var zaten sarılır uyuruz bu gece" diyorum. doğruluyor üzerime eğiliyor yarı karanlıkta ve bombayı patlatıyor, "sen eve attığı hatunu ilk geceden sikmeyi düşünen adamlardan değilsin o zaman?" bir anda ereksiyon şiddetim artıyor ama gayet cool bir şekilde "hayır ben ilk gece sadece iyi bir izlenim bırakmayı düşünürüm" diyorum. gülmeye başlıyor ve krize giriyor. güle faslı bitince gevşemiş bir hatun ve çadırı kurmuş bir erkeğin girebileceğim tüm pozisyonlarda devam ediyoruz geceye.
bu iyi izlenim bırakma mevzusunu bir filmden falan duymuştum sanırım. ama emin olamıyorum. ekmeğini yediğim için zaman zaman refere edeyim, hayır duası alsın adamlar diyorum ama aklıma gelmiyor.
o geceden aklımda kalan çok şey var. ilk defa çaba harcamadan çok güzel bir kadınla sevişmiştim. ilk defa gerçekten oral sex yapmayı bilen bir kadınla sevişmiştim. ilk defa oral sex sonrası spermlerim lavoboyu, banyoyu falan boylamamıştı ve ilk defa başkasına ait bir kadınla birlikte olmuştum.
parmağındaki alyansı sormayı düşünmüştüm ama sevişme öncesinde ve sırasında uygunsuz kaçar diye ertelemiştim. sabaha karşı mola anlarından birinde sordum. dedi ki "nişanlıyım ben". "nişanlın nerde", dedim. "ebenin amında. sana ne? sen bu gecenin tadını çıkar" dedi.
12 yıl olmuş. 12 yıl önce tam bu zamanlar istanbulun nemli soğuğunu sarışın, küfürbaz, seksi ve nişanlı bir kadınla paylaşmışım.....
enteller için zihin açıcı görsel
Gönderen Kostak zaman: 01:07 4 yorumaysel git başımdan!
Gönderen Kostak zaman: 01:14 0 yorum
"bir erkeğin cinsel şöhretiyle ilgili zarar verici dedikodular bir kadının o erkeğe ilgisini uyandırmasının sebebidir. baştan çıkarılıp sonra da terk edilen bir dizi kadından biri olacağını düşünmeyip farklı olmayı başarabileceğini sanabilir: diziye kendini farklılığıyla sevdirmek amacıyla girecektir."
darian leader
tıkanma
Gönderen Kostak zaman: 01:57 1 yorumhayatta bazı olaylar güzel bir kadının poposundan daha etkileyici olabiliyor. hatta olay demek de doğru değil. gelişimsel krizler, günlük olağan tıkanıklıklar... bilgisayar ekranındaki boş sayfaya dakikalarca bakmalar başlıyor sonra. güzel kadınlarla dolu bir barda salt kalabalığa dalıp gitmek gibi. orada bir yerlerde ilginç şeyler olduğunu biliyorsunuz ama bir şekilde içinizdeki sisten size ulaşıp gelmelerini sağlayamıyorsunuz.
ötekinin arzusu
Gönderen Kostak zaman: 01:53 3 yorumbazen müneccimlik yapmayı severim. hemen hiç tanımadığım kadınların çok özel niteliklerini söylerim onlara. veya çeşitli kişilik özellikleri, zaafları veya travmalarından bahsederim. şu yaşıma kadar bunun ekmeğini yediğimi sanıyordum ki geçen bir muhabbet esnasında bunun aslında ne kadar da rahatsız edici olabileceğini farkettim. psikoterapi eğitiminde üst düzey empatik tepki vermenin sakatlıklarından bahsedilir. karşıdaki sizin kendisini bu kadar açıklıkla görmenizden rahatsız olup iletişimi kapatabilir. ya da sizin müneccimlik yapmaya çalıştığınızı düşünüp profesyonel ilişkiyi gözden geçirebilir. en iyi ihtimalle huzursuz olur. ilişkilerde de böyle aslında. bir kadının takı, parfüm, uyku, yemek gibi alışkanlıklarını kısa bir muhabbetten sonra tahmin etmek çok zor değil. genelden yola çıkarak isabetli tahminlerde bulunmak bile gayet mümkün. lakin biraz dikkatliyseniz ve günlük yaşamınız ipuçlarını değerlendirmenize olanak tanıyan bir şekilde seyrediyorsa, işte o zaman bir kadının korkuları veya kaygıları ile ilgili isabetli tahminlerde de bulunabiliyorsunuz. ama bence bunu yapmayın. her ne kadar kadınlar kendilerini şaşırtan erkeklerden etkilenseler de, tanımlanabilir ve önceki deneyimlerden yola çıkarak tahmin edilebilir olmak onlar çok rahatsız ediyor. çünkü onlar biricikliklerine sımsıkı sarılarak kendilerini varetmeyi seviyorlar.
lacan'ın sözüyle bitirelim bu uyku kaçkını yazımızı da... "kadının istediği ötekinin arzusudur"
kovalak prodakşın sunar!
Gönderen Kostak zaman: 22:25 0 yorumsitemizin takipçisi hanımlardan gelen "yeni anket isterük" taleplerini gözardı edemedik ve ekibimizin ölçme değerlendirme departmanındaki arkadaşlarımızla bir toplantı yaparak yeni bir anket geliştirdik. fennin son harikası bu anketimiz yine kadınlara yönelik. kovalak biraderlerimize rica ediyoruz "çekin lan cenabet ellerinizi anketten!"
bu anketleri süs olsun diye koymadık elbette. şimdi yaptığımız uygulamayı bir ihtiyaç analizi olarak düşünün. bilim bize fırsat tanıyınca biz de sizlere daha işlevsel ölçme araçlarıyla yeni hizmetler sunacağız.
müjde müjde size..
Gönderen Kostak zaman: 13:51 2 yorumhaksız da sayılmazlar böyle deseler. fakat her biri kendince güzel diye düşünüyorum ben. takdir edersiniz ki çıplaklık kadın olsun, erkek olsun herkese yakışan bir şey değil. toplumun örgütlediği kusursuz beden algısı o kadar baskın ki, moda olan standartların dışında bir beden gördüğümüzde kendimizi kötü hissetmeye başlıyoruz. ben itiraf etmeliyim "kusurlu" bedenleri beğeniyorum ben. beğenmekten ziyade bakımlı bir hatunun birazcık çarpık bacaklarından tahrik oluyorum. ne bileyim kocaman gözler, dolgun dudaklar, biçimli elmacık kemikleriyle süslü bir yüzde kemerli bir burun gördüğmde kalbim yerinden fırlayacakmış gibi oluyor. örnekleri çoğaltmak mümkün. sevimsizleşmeden kapatayım ben bu konuyu.
frikik denen müessesenin şiddetine ilk defa ortaokuldayken maaruz kaldım. bize o zaman orta yaşlara yaklaşmış gibi gelen kumral bir iş-teknik dersi öğretmenimiz vardı. muhtemelen 30-35 yaşlarında bir hanımdı. makyaj yapmaz, mesafeli ve sert dururdu. kemikli, şimdi görsem çekici diyebileceğim ama o zamanlar erkeksi bulduğum bir yüzü vardı. bizim favorimiz fen bilgisi dersine gelen barbie lakaplı sarışın kokoştu ama. şimdi diyorum ki ulan egenlik ne boktan dönemmiş. makyaj küpüne düşmüş, sahte sarışın çirkin rüküş karıya kraliçe muamelesi yapmışız bir dönem boyunca. neyse bakın anılara dağılınca çıkamıyor işte insan. efendim bir gün aziz dostum mustafanın dürtüklemesiyle kendime geldim. kitaplık yapmaya çalışıyordum atölyede. yeni kestiğim tahtaları yere yaymış ölçülerini kontrol ediyordum. "ne var" dedim, "abi baksana" dedi. kafamı kaldırmamla uzun eteğinin yırtmacının azizliğine uğramış iş-teknik hocasını görmem bir oldu. füme rengi bir çorap giymişti. fakat şu jartiyer çorabı gibi olanlardan. ya da ben ergen libidosunun yarattığı zenginlikle tamamen saçma sapan şeylere benzetiyoprdum gördüklerimi. bulunduğumuz mevkii seyre müsaitti. resmen pozisyon zenginliği yaşadık o ders boyunca. hala minik bir tabureye oturmuş bir hanım görsem içim gıcıklanır.
işte hayatımdaki en etkileyici bacaklara sahip bu hanımın vücudunu o dönem alıcı gözüyle inceledim ben. ince biçimli bacaklar, ince bir bel, küçük ama çıkık bir popo. muntazam bir cilt. kısacık, kahve saçlar. dönem sonuna kadar pozisyonumuzu koruduk mustafayla. hocam biz burda daha rahat çalışıyoruz diye işi salladık durduk. güç bela yetiştirdik kitaplığı not zamanına.
yıllar geçti. mustafayla karşılaştık. aynı sıcaklık, aynı muhabbet. derken bu mevzu açıldı. mustafa, dedi ki, baba benim kadın imajım o görüntüyle birlikte şekillendi. haklıydı. öncesinde sahip olduğumuz kadın imajı, 80'lerden kalmış porno dergiler ve video kasetlerdeki kadınlardan ibaretti. bir de samantha fox vardı tabi. şimdi bile gideri var yani o kadar derinden etkilemiştir benim kuşağımı. fakat bu hoca hanımın farkı, dar kalçalı, küçük memeli bir kadının da seksi olabileceğini bize göstermiş olmasıydı. kendisine müteşekkiriz. bir grup ergen tarafından msatürbasyon hayali olarak kullanılmak onu ne derece travmatize eder bilmiyorum ama bizim eğitimimize katkısı çok büyüktür.
o günden bu güne kalan bir başka şey de kenardan köşeden gözükenin cazibesi oldu. içimdeki röntgenciyi suçüstü yakaladım sanki. ve mustafa'ya sordum. "hoş bir kadındı evet ama sence e vurucu olan şey neydi?". "füme çoraplardı abi". "külotlu çorap değildi değil mi. miyop-astigmat gözlerime güvenemiyorum". "bana jartiyerle birlikte kullanılan uzun çoraplardan gibi geldi abi"
şimdi ne zaman ten rengine yakışan ince çorap giymiş bir hatun görsem kalım gençliğime gider. tatlı bir hüzün kaplar içimi. buyurun siz de hatıralara yelken açın isterseniz....