Abonelik

 Kovala



"Beni Tanımadan Yargılama"
(Romantik Bir Kamyon Arkası Yazısı)

egosu da götü kadar büyük kokoşlar!

2 yorum
biliyorum biraz hınçlı bi başlık oldu ama hislerimi gizlemem çok mümkün değil bu aralar. antidepresanımla vedalaşmanın travmasını atlatabilmiş değilim. çok mes'ud olsam da saadetim bozulacak diye çok korkuyorum. premensturel sendroumdan musdarip kadınlar gibi alınganlaşıyorum, empati yeteneğim tavan yapıyor kontrolsüz sempatik süreçlere girebiliyorum. iştahım da süper maşallah. nutella falan kesmiyor beni doğrudan kerane tatlısına girişiyorum en şerbetlisinden.

efendim koca götlü koca egolu kokoşlardan bahsetme gereği duyuyorum çünkü bir kısmıyla birlikte yaşıyorum. işim gereği odamda, sağımda, solumda, yemekte, bahçede, toplantıda, telefonda ve arabada genellikle onlardan var. üzerinize afiyet biraz meraklıyımdır ben. gayri ihtiyari kulak misafiri oluyorum konuşmalarına. yeter ulan silikon basayım şu kulaklara diyorum sinirden, sıkıntıdan ama yine de dinlemekten alıkoyamıyorum kendimi.

bizim ofise yeni bir hanım alındı. kendisi slav ırkının seçkin örneklerinden. maşallah, güzel, özenli, sade ve genç bir kadın. çay, kahve ve ufak temizlik işleri için geldi. uzaktan baktğınızda bizim kızlardan eksiği yok fazlası var. tahsilli, güzel, bakımlı ve -şimdilik- edepli. detaylı incelersek eğer sakata gider bu muhabbet. bizdeki kadınları kovup bunlardan istihdam etmek istersiniz çünkü. siz, evet siz istersiniz. benim çektiğim sıkıntılara şahit olacağınız için sevabına halledersiniz bu işi de.

bu hanımkız işini sorunsuz yapıyor ama buna rağmen bizim kocagötlü arkadaşların tek gündem maddesi olmaktan kurtulamıyor:
"sinsi canım bu kapı dinliyor",
"gözü yükseklerde birilerini kafalar evlenir",
"kuru ekmek yiyor ama süsünden de vazgeçemiyor haspam",
"amaaan bunların saltanatı gençlikteki 5-10 yıl",
"pörsür yavrum bunlar 40 yaşına gelmeden",
"hayatım ciltleri çok kuru. baksana göz kenarları anneanneminki gibi",
"siz bunu sabah yataktan kalkınca görün yüzüne bakmak istemezsiniz",
"destekli sutyen kullanıyor hayatım meme yok ki zavallıda, tahta gibi yazııkk"

lan var ya katil olucam elin kızı yüzünden. geçen gün bana sordular "kovalak bey siz ne düşünüyorsunuz bir erkek olarak, diğerlerinden farklısınız siz" dediler. (doğrudan göte kilitlenmem ben, çaktırmadan bakarım. dolanbaçlı yürürüm, izimi kaybettiririm). "efendim ne diyeyim kendi halinde bir kızcağız işte alıcı gözüyle bakmadım ki", dedim. tatmin olmadı kart şıllıklar. dilimin ucuna geldi aslında "hanımlar aslındaher birinizin bu kıza on basacak meziyetleri var. mesela birinizin memeleri güzel, diğerinizin bacaklar. senin dudaklar lokum, ötekinin boyun kuğu, birinin sesi leziz diğerinin saçı, biriniz kuğu boyunlu diğeriniz kadife tenli..." ... ...
"toplamda bu kadının tırnağı etmezsiniz ama egosu götünden büyük lafçılar sizi..!

diyemedim haliyle.. şimdilik sustum ve yorumsuz bir şekilde şu karikatürü mailledim işyeri arkadaşlarıma. tepkileri sizlerle paylaşıcam.

şimdi biz susalım. kesit konuşsun..

Teknolojinin Daşşağını Yiyeyim..

0 yorum

nerede o eski esnaflık

0 yorum

efendim bakkala sinirlenip başlamıştım ben bu yazıya. pezevenkle 3 yıldır konuşmuyorum zaten. her allahın günü karşımda görünce de tilt oluyorum, her hali batmaya başlıyor. geçen akşam da duydum ki ekonomik sıkıntı çekiyormuş, hep iyi niyetimin kurbanıyım, diyormuş.

bu tabelayı kendisine hediye etmeyi düşünüyorum. herhangi bir darpla karşı karşıya kalmamak için bunu posta yöntemiyle halledip yan apartmanın psikopat kapıcısının adını yazmayı planlıyorum.

umarım iş cinayete kadar varmaz.

modern kisvesi altında köylü kurnazlığı yapmaya kalkan esnafın götüne koyayım ben. çocukluğumdan beri kılım zaten kasaba esnaflarına.

ah bu ten, bu dokunuş..

0 yorum

korkmayın lan duygusala bağlamadım. sadece başlık bulmakta sıkıntı yaşıyorum. malum fıkradaki eşeğin tenasül organını yemiş aslan gibiyim. boynumu çevirmek bile işkence gibi. berbat bir tutulma, sırttan enseye doğru demirden bir pençeyle kavranmış gibi mütemadiyen sikerten bir acı. buna rağmen kovalaklıktan taviz vermiyorum, vazifemin başındayım.

paşa abimle bir süredir sosyal bir deney sürdürüyoruz. muhafazakar dating sitelerine girip fake profiller oluşturuyoruz. amacımız dindar hanımları evlilik vaadiyle kandırıp dost tutmak değil elbette. maksat macera olsun. ikimiz de doğup büyüdüğümüz topraklardan güzel beslenmiş insanlar olarak dindar internet kullanıcılarının terminolojisine çok uzak değiliz. bu yüzden inandırıcı ama biraz da farklı gibi gözüken profiller oluşturmakta zorlanmıyoruz. örneğin gayet beyefendi bir fotoğraf minik bir taş küpeyle süslenmiş oluyor bazen. bazen bir hadise amak-ı hayal'den eklenti yapılıyor. bazen küfre yakın duran şiirlerle zorlanıyor kalpler. ne de olsa ismet özel koparıp atamadığımız gençlik aşkımız. ne de olsa cemil meriç, bizim için bir hiza kaynağı, mecazi bir peygamber.

neticede çoğunlukla içten gülümsemeler içeren, "ne yazık ki namaz şartımı karşılamıyorsunuz" içerikli mesajlar alıyoruz. rumuzu ve fotoğrafı değiştirip kovalamaya devam ediyoruz ama. hacıkovalak oluyoruz, cumamuhabbeti oluyoruz, hacıtellak oluyoruz. kendimizi siteden attırana kadar kovalamaya devam ediyoruz. son dadandığımız sitede benim payıma 4 msn adresi, 1 telefon ve çok sayıda imalı gülümseyiş düştü.

merak etmeyin kimseyi evlilik vaadiyle kandırıp kirletmeye, kendime dost tutmaya, batakhanelerde sermaye yapmaya niyetim yok. genç hanımların duygularıyla oynamayı da düşünmüyorum. ya da düşünüyorum.

Türkmenistan Yaraklı Kuvvetleri

0 yorum

allah bela yazmaz kul azmayınca..

2 yorum
ibretlik bir hatırattır bu..

dün olmuş gibi anımsıyorum bunu. 15 yaşındaydım. hayatımın en boktan zamanlarıydı. futbolda, kavgada ve aşkta vasatın altındaydım. tipim idare ederdi ama tarzım yoktu. hayal etmekte zorlanmayacağınız boktan zamanlardı. milletin birbirinin kıçına bakarak kot markasından piyasa tahliline giriştiği, madonna michael jackson çekişmelerinin hala en büyük sanatsal tartışma mevzusu olduğu, kızların istisnasız bakire olduğu bir dönem. bildiğin sifli ergendim işte. genelev uzak bir hayaldi benim için.

herşey mahalle maçında adam eksikliğinden solayı bana defansta uygun bir pozisyonun açılmasıyla başladı. aslanlar gibi futbol oynadım o gün. bizim lojmanla arkadaki sitenin takımları arasındaki sürtüşme tavan yaptı ve kolasına başlayan maç baklavasına devam etti. maçın sonlarına doğru eşitlikten dolayı bahis iyice kızışarak kepçe mahmut'un ortaya kerane lafını atmasıyla kontrol edilemez hale geldi. kaybeden takım kazanana karı ısmarlayacaktı. dört koldan asıldık maça, sert bir oyunla farkı açarak cebimizi karşı takımın ergen harçlıklarıyla doldurduk. fakat esas sınav şimdi başlıyordu. götüne güvenmeyen 2 kişi bahis paralarını takıma vererek bir bahaneyle aramızdan ayrıldı. geriye kalan 8 kişi bu işe baş koyduğunu dile getirerek "şimdi değilse ne zaman!" nidalarıyla geneleve doğru yollandı.

tahmin edeceğiniz üzere beni götürmediler. en küçükleri bendim çünkü. en sonunda uzakta biyerde bekelemem koşuluyla peşlerine takılmama müsaade ettiler. bu noktada başladı benim kovalaklık kariyerim de. kerane önünde 2 polis ve 3 bekçi tarafından kimlik kontrolü yapılıyordu ve bizim ekipten 3 kişi henüz reşit değildi. kepçe mahmut bir abilik örneği sergileyerek ben kimliği sırayla size vericem her seferinde başka bir elemana göstererek gireceksiniz, dedi. planlar tıkır tıkır işledi. ben üzüntü ve merakla kapıda beklerken dalavere çevirenlerin sadece bizimkiler olmaıdğını farkettim. mesela kapıdaki görevlilere umumi tuvaletçiden aldıkları fişleri veren elemeanlar vardı. büyük ihtimalle o fişler nakit veya molbuş olarak geri dönüyordu görevlilere. emanetçileri, mobil hamamları ve zırtlan tayfasını da bu vesileyle tanımış oldum.

birkaç saat sonra bizimkiler yanakları kpkırmızı çıktılar keraneden. herkes muradına ermişti. ilk defa milli olan leylek, optik ve kurbağanın yüzünde güller açıyordu. üstelik para da artırmışlardı. bana da baklava ısmarladılar sağolsunlar. taşak geçmelerine aldırmadan yedim baklavalarını. bunlar içeri girince hepsi aynı kadını beğeniyor kepçe abileri olarak gidip vizite ne kadar abla, diyor. kadın da mesela 50 lira diyor. kepçe de biz hepimiz seni istiyoruz, 7 kişi girsek ne kadar olur, diyor. kadın da sinirlenip, "kurbanlık danaya mı giriyorsunuz lan ibneler" diyerek bunu tersliyor. bizimki ısrar edince dördünüzü ben alırım üçünüzü de arkadaşım diyor ve %20 lik bir iskonto yapıyor. bildiğin hayvanlık işte. bizimkiler sırayla giriyorlar. çıkışta klasik muhabbet. "karı bana hasta oldu hep bana gel bundan sonra" dedi. "siktir lan esas bana aşık oldu, sen çok güzel sikiyorsun bidahaya senden para almıycam" dedi.

esas bomba geceyarısı patladı ama. öyle böyle değil, bütün lojman uykudan uyanıp kepçelerin kapısına gittik. içeriden gelen seslerden anlaşılıyor ki mustafa amca kepçeyi darbediyor, küfürler gırla gidiyor. ahaliden rütbece en kıdemli olan babam kapıya yüklendi en sonunda. kapı kırılmadan kepçenin çilekeş anası dışarı fırladı ve "yetişin oğlanı öldürüyor bu adam" diye çığırmaya başladı. erkekler içeri daldılar, gürültüler hafifledi. 10 dakika sonra kepçe kafa göz dağılmış halde dışarı çıkartılıp birinin evine gönderildi. hikayenin tamamını sabaha karşı öğrendik fısıltı gazetesinden...

malum polis çocuğuyuz hepimiz. bu genelevin kapısındaki polis ve bekçiler de babalarımızın mesai arkadaşları. kepçenin babası da yıllardır o şehirin personel şubesinde çalışan bir polis. akşam genelev polisleri muhabbet ederlerken biri diyor ki "mustafa abinin oğlan geldi bugün, kimlikten farkettim ama sesimi çıkarmadım". diğerleri de uyanıyorlar mevzuya. bu herif bizlerden de geçti, diye. polis egosu, çocuğun kendi kimliğini başkalarına verip yutturduğunu düşünmek istemiyor sanırım. babasını arıyorlar. "abi senin oğlan bugün keraneye 4 defa giriş yapmış", diye. işte bu yüzden o geceden aklımda kalan hönkürüş "ulan bir kere de değil dört defa lan dört defaaaa..!" ardından gelen "kudurmuş pezevenk" haykırışları. babamlar kepçeyi bulduklarında salon radyatörüne kelepçelenmiş kendinden geçmiş haldeymiş. helal olsun ispiyonlamamış diğer zırtlanları, sesini çıkarmadan dayağını yemiş.

bu hikaye durup dururken gelmedi aklıma. geçenlerde babamla otururken benimle gurur duyduğunu söyledi "beni hiç mahçup etmedin" dedi. bu hatıra aklıma geldi ve dışımdan gülümseyip içimden "çok şükür ki yaşım tutmuyordu" dedim.

kepçe 2 gün sonra savaş gazisi gibi sokağa geldi "hayatımı sikti lan peder" dedi ve olağan hayatına devam etti.

kovalak adayı biraderlerimize önemle duyurulur

1 yorum
bugün çok sevdiğim bir kardeşim, "ben de yazıcam lan buraya!" diye bir talepte bulundu. dedim ki "kanka ilk önce bi manita lazım sana". "hatta bir manita da yetmez kovalaklığını kanıtlayacaksın, gözünün dışarıda olduğuna şahitlik edeceğiz". çok makul bir soruyla geri döndü, "ee abi mutlaka ciddi bir ilişki mi olması lazım?", biraz düşündükten sonra yanıtımı vererek bir kanun koydum, "hayır kanka kız ciddiye alsın yeter".

başıbağlı olmayan tüm hemcinslerimize ağız tadıyla kovalaklık yapabilmeleri için birinin mülkiyeti altına girmelerini öneriyoruz. öyle ya, risk almadan maceranın ne tadı var??.. yandaki karikatürdeki meriç ruhlu arkadaşlarımıza da genç kız yamaklığı kariyerlerinde başarılar dileyerek, "yarrağımı kovalak olursun sen" diyoruz.

Başıbağlı Erkek

0 yorum

Erkeğin başıbağlısı pek itici olur doğal olarak..


Başı Bağlı Erkek

0 yorum


Erkeğin başıbağlısı pek itici olur doğal olarak..

yalan mı kız yalan mı?

0 yorum

dondurmayı yalan mı?..